Öldüğümüzde ne olur? Bu, Mitch Albom'un romanında yaratıcı, zorlayıcı ve duygusal bir yanıt verdiği asırlık bir sorudur. Bu kitap, öğrencilerin hayal gücünü harekete geçirmenin ve birçok çocuğun çok erken karşılaştığı bir konuyu ele almanın harika bir yoludur: ölüm ve öbür dünya.
Eddie, 47 yaşındayken karısını kaybeden dul bir kadındı. Babasını ölümünden sonra, babasını sorumlu tuttuğu Ruby Pier'deki bakım işini devraldı. Savaştan rahatsız eden bir dizinde yaralanma var.
Eddie çocukluğundan geçerken, bir asker olarak zamanına geçiyor. Yol boyunca dersler öğreniyor ama yanlışlıkla Blue Man'ı öldürdüğünü, onun da kendisini vuran Kaptan olduğunu ve kömür madenciliği köyünden kaçmaya çalışırken Yüzbaşı öldüğünü öğreniyor. Ayrıca babasını görme konusunda öfke ve nefretle doludur, fakat yakında bırakması gerektiğini öğrenir.
Eddie, aşkın Marguerit'ten asla ölmediğini öğrendi ancak sonra tekrar terk etti. Onu özlüyor. Tala'yı görür ve yanlışlıkla onu öldürdüğünü keşfeder; Harap durumdadır ve hayatıyla hiçbir şey yapmadığı düşüncesindedir.
Tala Eddie'ye, Ruby Pier'de çalışmasının bir kaza olmadığını ortaya koyuyor; O'nun orada olması gerekiyordu ve eseri nedeniyle birçok çocuğu güvende tutuyordu. Bunu yaparken, Tala'ya yaptıklarını telafi etti.
Artık Eddie öğrenmesi gereken her şeyi öğrendiğine göre, kendisi özgürce hissediyor ve hayatıyla ilgili anlayışla doludur. Marguerite ile yeniden bir araya geldi ve şimdi Amy'yi ya da Annie geldiğinde selamlamak için hazır bekliyordu.