Sonraki gün sınıfta çıkıp okudum İstiklâl Marşı'nı. Hem de tıpkı Hasan Amca, babaannem, annem, ablam gibi. İşte böyle gür sesle:Hakkıdır, hür yaşamış bayrağımın hürriyet; Hakkıdır Hakk'a tapan milletimin istiklâl.
TAHRAN TÜRK OKULU
En başta sorduğum sorumu geri alıyorum ve düzeltiyorum: Aranızda İstiklâl Marşı'nı bilmeyen var mı?Cevap veriyorum: YOK!
Vay be dede! Yıktın beni! Sen de mi?
Omuzlarım yer çekimine yenik düşmüş doğru dedemin yanına vardım."Arkadaş yurduma alçakları uğratma sakınSiper et gövdeni, dursun bu hayasızca akın."Tabii ki yine takıldım. Bu sefer kim koştu imdadıma?
"Doğacaktır sana vadettiği günler hakkın, Kim bilir belki yarın belki yarından da yakın!"
"Canı, cananı, bütün varımı alsın da Hüda/ Etmesin tek vatanımdan beni dünyada cüda."
Ben bir ablama bakayım deyip ablamın odasına geçtim. Nasıl olsa telefonla konuşuyordur. Beni duymaz sanmıştım. Nerede kalmıştım:" Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki feda? /Şüheda fışkıracak toprağı sıksan, şüheda." Ve işte o an, tamamlayamamıştım. Ablam kulağında telefon:
Pes diyorum! Bu kadar da olmaz . Amma hava attınız canım.!
Sukurta daugiau nei 30 milijonų siužetinių lentelių